The Coffee Man Belgesel İncelemesi

the-coffee-man-mithra

Yönetmenliğini Jeff Hann’in yaptığı The Coffee Man, Avustralya yapımı bir belgeseldir. 2016 yapımı bu belgesel 50 ülkede gösterime girmiştir.

The Coffee Man 2016 yılında Melborune Belgesel Film Festivali’nde “En İyi Avustralya Belgeseli” ödülünü kazanmıştır. Ayrıca ATOM’ da (Avustralya Medya Öğretmenleri) “En İyi Biyografik Belgesel” ödülüne aday gösterilmiştir. 2017 yılında ise “En İyi Belgesel Film” dalında James Beard ödülünü almıştır. 

Yönetmen Jeff Hann’in “kişisel gözlem belgeseli” olarak nitelendirilen The Coffee Man, Canberra sakini ve aynı zamanda da ONA Coffee’nin kurusucu olan Sasa Sestic’in 2015 Dünya Barista Şampiyonu olma yolunda giriştiği rekabeti konu ediniyor.

Jeff Hann’in 85 dakikalık ilk uzun metrajlı belgeseli olan bu proje; kahveye aşık bir adamın hayatta, işte ve giriştiği rekabette yakaladığı başarıya çok yönlü bir bakışın ürünü.

Sasa Sestic’in en lezzetli kahveyi elde etmek için çıktığı bu büyüleyici yolculuğu anlatan belgeselin detaylarına geçmeden önce yönetmen hakkında da bilgi verelim. Böylece kahveyle ilgili bu belgeseli daha iyi anlayacaksınız.

Jeff Hann, yönetmenliğinin yanı sıra film yapımcısı ve fotoğrafçıdır. Başarılı yönetmen, kendini “kahve aşığı” olarak da tanımlamaktadır. Yönetmenin bu yanına odaklanınca The Coffee Man’i neden çektiği de kolayca anlaşılmaktadır. 

Filmlere, doğaya ve insanlığa aşık olduğunu dile getiren yönetmen, işine tutkuyla bağlı olduğunu ve filmler aracılığıyla hikayeler anlatmayı sevdiğini söylüyor. Doğa ve insanlık adına güzel işler yapan insanlardan ilham alan Jeff Hann de çalışmalarıyla değişimin ve farkındalığın öncülerinden olmak istediğini dile getiriyor.

Sasa’nın Etkileyici Yolculuğu

the-coffee-man-belgesel-inceleme

Aslen Boşnak olan Sasa, çıktığı yolculukta bir arayış içerisindedir. Onun amacı en iyi kahve çekirdeğini bularak kahvenin gerçek lezzet profiline ulaşmaktır. Bu yaparken de çocuklar kadar heyecanlıdır.

Sasa çıktığı yolculukta ve gittiği yerlerde olabildiğince çok insanla tanışmaya ve olabildiğince çok kahve içmeye çalışır. Amacı ona ilham verecek olan yetiştiriciyi, çiftliği ve kahveyi bulmaktır. Dolayısıyla hikayesinde farklı çiftliklere konuk olmuş ve farklı özelliklere sahip kahve çeşitlerini keşfetmiştir.

Sasa Avustralya Şampiyonası’nda ciddi ve hedefine odaklanmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Gerçek kahve lezzetini arayan o çocuksu heyecana sahip Sasa burada yerini mücadeleci Sasa’ya bırakıyor. Fakat onun amacı mücadeleyi kazanmak değil. Sasa’nın asıl amacı yapabildiğinin en iyisini yaparak kendi zirvesine ulaşmak.

ABD, Sasa’nın en iyi kahvenin peşine düştüğü ve yeteneklerini kanıtladığı bu yolculukta uğradığı son durak. Sasa, Amerika’da elinden gelenin en iyisini yaparak 2015 Dünya Barista Şampiyonu oluyor.

Sasa’nın kazandığı başarıyı anlatan bu belgeselde takdire şayan pek çok nokta var. Fakat bu yolcuğu benzersiz kılan asıl şey Sasa’nın ve tüm ekibin bu işe kalbini koyması. Sasa Sestic’i daha yakından tanımak ve onun dünyasını keşfetmek istiyorsanız sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Bir Fincan Kahveden Daha Fazlası

the-coffee-man-mithra-blog

The Coffee Man’i kahve ile sınırlandırmak büyük haksızlık olur. Çünkü bu belgesel, kahve dünyasını zemin olarak kullanan daha kişisel bir hikaye. Bu belgeselde bir adamın tüm kalbiyle giriştiği bir mücadelenin her evresine şahitlik ediyoruz.

Belgeselde kahveden ziyade Sasa’nın yolculuğu ön plana çıkıyor. Kahve, Sasa’nın ve etrafındakilerin yolculuğuyla anlam kazanıyor. Dolayısıyla belgeselin son sahnesini izlerken de Sasa’nın kazanmasını istiyoruz. Bunun sebebi Sasa’nın en lezzetli kahveyi hazırlaması değil, onu zafere götüren bu etkileyici hikaye.

Belgeselin yapımıcısı Ronald Fravel bir röportajında, belgeselin yapım aşamasında çok zorlandıklarını söylemiş. Fakat söz konusu zorluk, ortamın ve teknik şartların yarattığı aksiliklerden kaynaklı değilmiş.

Yaşanan zorluk, belgeselin montajında hangi sahnelerin silinip silinmeyeceğinden kaynaklıymış. Çünkü ilk etapta ortaya 100 dakikadan uzun süren bir belgesel çıkmış. Fakat Ronald Fravel, tüm zorluklara rağmen çok çalışarak Sasa’nın hikayesini 85 dakikaya sığdırmayı başarmış.

Belgeselde dikkat çeken diğer bir nokta ise “nitelikli kahve” tabiri üzerinde durulması. Üçüncü nesil kahve dalgasıyla birlikte iyice önem kazanan bu terim, 2016 yılında izleyiciye sunulmuş. O yıllarda izleyicilerin ve kahve severlerin büyük bir çoğunluğu bu terimle ilk kez karşılaşmışlar. Fakat Sasa’nın yolcuğu bu terimi tüm yönleriyle anlatmaya yetmiş.

Diğer taraftan Sasa’nın hikayesinde yalnızca çıktığı yolculuk anlatılmıyor. Bu yolculuk Sasa’nın etrafındaki kişilerin ve Sasa’nın 12 yaşındaki kızı Anna’nın açıklamalarıyla hazırlanan animasyonlarla zenginleştiriliyor.

Kişisel Yorum

Belgeselde seyirciyi bilgilendirmek adına kahve hakkında teknik bilgilere yer verilmesi gereksiz ve sıkıcı bulunabilir. Ancak geniş bir izleyici kitlesi göz önüne getirildiğinde kahvenin ve belgeselin iyi anlaşılması adına bu bilgiler oldukça gerekli. Jeff Hann’ın belgeselin akışına heyecan getirmek ve sıkıcılığı azaltmak için kullandığı animasyonlar ise oldukça iyi bir tercih olmuş.

Eğer siz de hem kahve hem de belgesel tutkunuysanız ve Sasa’nın giriştiği uluslarası rekabette kazanacağı zaferin, çiftlikten fincana kadar geçirdiği tüm sürece şahitlik etmek istiyorsanız The Coffee Man‘i izleyebilirsiniz. Şayet belgeseli izlerseniz, belgesel hakkındaki görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

İyi seyirler dileriz.

2 Shares:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like